Türkiye’de futbolun hangi takımda oynandığıyla ilgilenmeyen pek az kişi kalmıştır, ama işin özüne indiğimizde herkes bir lig kavramından bahseder. Peki bu liglerin sayısı kaç, kim hangi ligde, sistemin arka planında neler oluyor? Aslında lig sistemi, sadece profesyonel liglerden ibaret değil. Futbol Federasyonu’ndan basketboluna, voleybolundan amatör branşlara kadar her dalda kendi iç dinamikleriyle işleyen bir katman sistemi var. Dahası, çoğu zaman sadece Süper Lig’i konuşuyoruz, ama alttaki koca piramit ve amatör dünyası gözden kaçıyor. İlginç olan şu: Türkiye’de 2025 yılı itibariyle futbol dışında bile sayısız lig seviyesinden bahsediyoruz. Yani konu sadece futbolseverleri değil, sporu yakından takip eden herkesi ilgilendiriyor.
Futbolda Ligler: Süper Lig’den Amatöre
Şu an Türkiye’de futbolun en çok bilinen ve göz önündeki ligi, tartışmasız Süper Lig. 20 takımın mücadele ettiği bu lig, ülkenin en üst düzey futbol organizasyonu. Sezonun sonunda ilk iki sırayı kapanlar Avrupa kupalarına giderken, son dört takım bir alt lige, yani 1. Lig’e düşüyor. Şimdi biraz detay: Bir alt basamakta, yani 1. Lig’de yine 18 takım bulunuyor ve en iyi iki ekip, doğrudan Süper Lig’e çıkarken diğer dört takım playoff oynuyor. Hani o efsanevi "playoff finali" heyecanıyla kalbimizin deli gibi attığı maçlar var ya, onlar işte burada yaşanıyor.
Bunların altında 2. Lig var, kırmızı ve beyaz olmak üzere iki gruba bölünüyor; toplamda 39 takımla oynanıyor. Yani 2. Lig aslında iki alt lig gibi işliyor, çünkü her grubun kendi lideri bir üst lige yükseliyor ve gruplar arası playoff sistemiyle başka bir takım daha yükseliyor. Sonrasında ise 3. Lig geliyor ve işler iyice renkleniyor. Burası tam bir genç yetenekler tarlası; dört grupta 57 takımla dev bir mücadele dönüyor. Bu liglerden alt sıralara düşenler için ise amatör dünyaya yolculuk başlıyor, yani Bölgesel Amatör Lig (BAL) dönemi... BAL’da yaklaşık 160 civarı takım mücadele ediyor, burada da ciddi bir rekabet ve seyircisiz bile olsa ciddi bir tutku hakim.
Biraz rakamlarla daha net görmek isterseniz, işte bir tablo:
Lig Düzeyi | Takım Sayısı | Yükselen Takımlar | Düşen Takımlar |
---|---|---|---|
Süper Lig | 20 | Avrupa Kupalarına (2-4 takım) | 4 (TFF 1. Lig’e) |
TFF 1. Lig | 18 | 3 | 3 |
TFF 2. Lig | 39 | 3 | 6 |
TFF 3. Lig | 57 | 6 | 11 |
BAL (Amatör) | 160+ | 9 | 6+ |
BAL’dan sonra il amatör ligleri devreye giriyor ki sayı o kadar fazla ki, burada neredeyse her ilde onlarca takım mücadele ediyor. Kısacası sadece futbol özelinde yüzlerce takım, onlarca lig katmanında oynuyor. Bir başka ilginç nokta; Türkiye, Avrupa’nın en çok futbol kulübüne sahip ülkelerinden biri. Son verilere göre, 6000’in üzerinde kulüp faal durumda. Eğlenceli olan kısım şu: Alt liglerde oynayan bir takım teori olarak her yıl bir üst lige çıkarak birkaç yıl sonra Süper Lig’e kadar yükselebilir. Tabii bu yolda sponsor, bütçe, kadro derken iş sihirbazlığa dönüyor.
Basketbol ve Voleybol Ligleri: Parlayan Alternatifler
Futbol önemli ama Türkiye’deki lig sistemi basketbol ve voleybol başta olmak üzere başka spor dallarında da dikkat çekici boyutlara ulaşmış durumda. Basketbolun en üst katmanı Türkiye Sigorta Basketbol Süper Ligi. Burada tam 16 takım hem ligde hem de Avrupa’da boy gösteriyor. Anadolu Efes ve Fenerbahçe gibi takımlar neredeyse her yıl Avrupa sahnesindeler. Süper Lig'den sonra, Türkiye Basketbol Ligi (eski adıyla TBL2) geliyor; yine 16 takımla oynanıyor ve playoff sistemiyle heyecan bitmek bilmiyor. Altında Türkiye Basketbol 2. Ligi ve hemen ardından bölgesel ligler geliyor. Toplamda erkeklerde 3 ana profesyonel lig, altında ise onlarca amatör takımın rekabet ettiği bölgesel seviyeler mevcut.
Voleybola gelirsek, Vestel Venus Sultanlar Ligi ve AXA Sigorta Efeler Ligi, kadınlar ve erkeklerde en üst düzey organizasyonları oluşturuyor. Gururla söyleyebiliriz ki, Türkiye kadın voleybolunda Avrupa’nın zirvesinde. 2023’te A Milli Kadın Voleybol Takımı hem Avrupa hem de Dünya Şampiyonu olmuştu. Bu başarı liglerin kalitesini yükseltti. Her iki üst ligde de 14’er takım mücadele ediyor. Ardından Kadınlar 1. Ligi ve Erkekler 1. Ligi geliyor; burada yine 12-14 arası takım bulunuyor ve yine yükselme-düşme sistemiyle dinamik kalıyor. Alt ligler, üniversite ve gençlik takımlarıyla genişletilmiş durumda.
Bunlar dışında, hentbol, su topu, beyzbol gibi branşlarda bile lig sistemi mevcut. Her branş için federasyonların web sitelerinde detaylı statüler ve güncel takım sayıları yayınlanıyor. Yani kafanızda "Futbol dışında ciddi lig yok" algısı varsa, çok şey kaçırıyorsunuz demektir. Sporun çeşitliliği ve derinliği açısından Türkiye, Avrupa liglerinin çoğuyla yarışır halde. Burada belki de dikkat çekici olan şey, federasyonların son 10 yılda amatör kulüplere verdiği desteklerle yelpazenin giderek büyümesi. Bir örnek: Türkiye Basketbol Federasyonu 2024 yılında, 600 amatör kulübe finansal destek sağladı ve altyapı takımlarının lig sayısı iki katına çıktı.
Liglerin sezon boyunca süren çekişmesi, sadece şampiyonu değil; scouting (yetenek avcılığı), sponsor bulma, hatta yayın gelirlerinin dağılımı gibi konuları da canlı tutuyor. Süper Lig’den Efeler Ligi’ne, herkesin gözü artık hem tribünde hem TV’de. Hatta bazı kulüpler, sporu sadece futbola sıkıştırmamak için son dönemde basketbol ve voleybol şubeleri de kurmaya başladı. Böylece, bir kulüp birden fazla branşta mücadele etme şansı buluyor. Bu da hem sporcu gelişimine hem de taraftarların kulüpleriyle kurduğu duygusal bağa katkı sağlıyor.

Amatör Ligler ve Alt Yapı Sistemi
Türkiye’de lig denince herkesin aklına gelen o meşhur profesyonel katmanlar var ya, aslında buzdağının sadece görünen kısmı! Oysa amatör lig dünyası neredeyse görünmez bir devasa şehir gibi işliyor. Özellikle futbolun alt yapısı tamamen bu amatör organizasyonlara bağlı. Yani geniş anlamda Türkiye’de futbolun ilerlemesi, yıldızların çıkması, mahalle maçlarının kalburüstü hale dönüşmesi tamamen bu piramidin başarıyla yönetilmesine bağlı.
Bölgesel Amatör Lig, ilave olarak il ve ilçelere yayılmış olan yerel amatör liglerin tepesinde yer alıyor. Şimdi mesela İstanbul’da 2025 yılında sadece Süper Amatör Lig’de 50’ye yakın takım mücadele ediyor. Hemen altında Birinci ve İkinci Amatör Lig’ler var ki, toplamda birkaç yüz takım sayısı bulabiliyor. Sorun şu: Hem tesis hem de maddi kaynak sıkıntısı burada en çok hissedilen şeylerden. Yine de azmini kaybetmeyen kulüpler altyapıdan çıkardıkları futbolcularla üst liglere oyuncu gönderiyor. Hatta Süper Lig’de oynayan birçok isim, çocukluğunda mahalle takımlarında oynayarak bu basamakları tek tek tırmanmış.
Bir başka detay ise amatörde yaş geçitleri ve altyapı liglerinin çeşitliliği. Örneğin U19, U17, U15 gibi yaş gruplarında ligler var ve bu organizasyonlarda binlerce genç futbolcu her sezon forma giyiyor. İstanbul’dan Diyarbakır’a, Edirne’den Mersin’e her köşe başında bir genç takım bulmak işten bile değil. Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) 2025 kayıtlarına göre; sadece futbol branşında 10 binden fazla takım lisansa sahip. Ve sadece bu yıl yaklaşık 250 bin lisanslı oyuncu mücadele ediyor. Bu rakamlar muazzam bir rekabet ve potansiyel barındırıyor.
Amatör liglerde genelde amaç şampiyonluktan çok genç oyuncu yetiştirmek ve sporun tabana yayılması. Takımlar düşük bütçelerle ayakta durmaya çalışıyor; oyuncular çoğunlukla gönüllü ya da sembolik ücretlerle oynuyor. Ne var ki kulüplerin bazıları iyi bir alt yapı ve yönetimle birkaç yıl içinde profesyonel lige terfi ediyor. Ayrıca Türkiye’de son 5 yıldır devlet destekli "Amatöre Destek Projeleri" kapsamında tesisleşme hızlandı, yerel yönetimler yeni futbol sahaları ve salonlar açtı. Amatör liglerin en büyük avantajlarından biri de, oyuncu izleme sistemlerinin (scout ekipleri) buralarda çok aktif olması. Yani bir genç futbolcu amatörde yetenekleriyle kendini gösterip, hayalini kurduğu profesyonel takımların radarına rahatça girebiliyor.
Amatör futbol dışında, basketbol, voleybol, hentbolda da benzer bir altyapı organizasyonu var. Özellikle basketbolda U18, U16, U14 Ligleri; voleybolda da gençlik ligleriyle genç yeteneklere şans veriliyor. Türkiye, Basketbol Gençler Ligi’ni (BGL) 2017’de kurdu ve kısa sürede altyapıdan süper yıldızlar çıkarmaya başladı. Bu sayede örneğin Alperen Şengün gibi NBA'e transfer olan gençler yetişiyor. Her yıl yüzlerce lisanslı sporcu alt yapılardan A takımlara geçiyor ya da ulusal takımlara seçiliyor. Kulüplerin en büyük motivasyonu ise gençlerin spordan kopmamasını sağlamak, onları sosyal ortamlarda geliştirmek ve spor kültürünü yaygınlaştırmak.
Kısacası amatör ligler, profesyonel futbol ve sporun yakıtı niteliğinde. Hiçbir Süper Lig ya da Sultanlar Ligi heyecanı, bu dev piramidin temeli olmadan var olamazdı. Üstelik, amatör liglerdeki sıcak rekabet çoğu zaman profesyonel liglerden bile daha fazla tutkuyu ve samimiyeti barındırıyor. Eğer yolunuz bir gün bir amatör maçına düşerse, oradaki atmosferin Süper Lig’den hiçbir farkı olmadığını göreceksiniz.
Liglerde Yükselme, Düşüş ve Sürprizler
Her sezonun sonunda yaşanan yükselmeler ve küme düşmeler, sadece skor ve tabelayla ilgili değil; kulüplerin kaderini belirliyor. İşin en heyecanlı kısmı burada başlıyor aslında. Hele ki bir alt ligden Süper Lig’e yükselen takımın şehrindeki kutlamalar haftalarca sürüyor, insanlar hayatlarındaki en büyük başarıyı paylaşmış gibi hissediyor. Tam tersi, düşen takımlarda ise tabiri caizse yas havası hakim oluyor. Yani, bir takım birkaç maçlık kötü performansla kendini bir alt ligde bulabiliyor.
Futbol liglerinde yükselip düşmek şöyle işliyor: Diyelim ki TFF 1. Lig’de sezon bitince en çok puanı toplayan ilk iki takım direkt olarak Türkiye'de ligler sisteminin zirvesi olan Süper Lig’e çıkıyor. 3-6. sıradakiler ise play-off oynuyor, burada tek maçlık elemelerle kalan “son bilet” sahibini buluyor. Benzer sistem, 2. ve 3. Lig’in ilk sıralarında da işliyor. Özellikle amatör ve alt liglerde ise kentler, ilçeler, kasabalar birbirine karşı büyük gurur mücadelesine girişiyor. Bazı takımlar yıllarca alt ligde takılıp sahaya her çıktığında tam tribün dolusu taraftarı görebiliyor. Diğer yandan, öz kaynaklarına yatırım yapan ve gençlere fırsat veren takımlar, kısa sürede birkaç lig birden atlayıp adeta ligi domine edebiliyor.
Bir başka sürpriz faktörü ise, bağımsız takımların “devleri devirmesi” hikayeleri. Türkiye Kupası ve amatör liglerde örneğini sıkça görüyoruz: Alt ligden küçük bir takım, büyük bir kulübü turnuvada elebiliyor. 2023-2024 sezonunda Süper Lig ekibini eleyen bir BAL takımı, ülke genelinde günlerce konuşulmuştu. Düşme hattında ise bazen şans faktörü, kadro istikrarı ya da yönetim krizi bir kulübün bir alt lige düşmesine yol açabiliyor. Ama asıl şaşırtıcı olan, düşen kulübün o yıl bir sonraki sezon toparlanıp lige geri dönmesi oluyor. Bazı ekipler ise bir “yo-yo” örneği gibi bir yıl çıkıp bir yıl iniyor, bu yönüyle Türk futboluna ayrı bir renk katıyorlar.
Büyük şehirlerin dışında Anadolu’nun küçük kasabalarından çıkan kulüplerin yükseliş hikayeleri ise bir başka özel detay. Trabzonspor, Bursaspor gibi kulüplerin kökleri bölgesel liglere dayanıyor. Bunlar sadece futbolun romantizmini değil, Türkiye’nin toplumsal dokusunu da yansıtıyor. Yani, bir bakıma futbol ve spor ligleri Türkiye’nin sosyal ve ekonomik haritasını ortaya koyuyor. Mesela mali sıkıntıya giren ekiplerin transfer tahtası kapandığında, gençlere daha çok şans doğuyor ve bazen bu zorunluluk kulübe yeni yıldızlar kazandırıyor.
Bazı enteresan ipuçları mı arıyorsunuz? Şampiyonluk veya üst lige çıkma yarışında özellikle son haftaların atmosferi bir başka oluyor. Maçlar eş zamanlı oynanıyor, taraftarlar aynı anda üç değişik maçtan skor bekliyor, şehirde kalabalıklar ekran başında. Kazanan takım, şehir meydanlarında konvoy yapıyor, bazen “açık otobüs turu” düzenleniyor. Alt liglere baktığınızda ise, lig çıkarmaktan ziyade ayakta kalmak en büyük başarı gibi sayılıyor. Ve unutmayın, profesyonel ligde küme düşmek sadece sportif değil, ekonomik anlamda da büyük kayıplara yol açıyor. Çünkü yayın gelirleri, sponsorluklar ve kombine bilet satışları, üst liglerde çok daha yüksek rakamlara ulaşıyor.
Sıkça karşılaşılan bir başka detay da, liglerin zaman zaman yeniden yapılandırılması. Son 10 yılda, TFF lig statülerinde birçok değişiklik yaptı; bazı sezonlarda takım sayısı arttı veya azaldı, pandemi döneminde ligler askıya alınmıştı. Yani “Türkiye’de kaç lig var?” sorusunun cevabı bile her yıl hafif farklılaşıyor. Ek olarak, kadın futbol ve yeni kurulan liglerle sistem daha da büyüyor. 2025'te Kadınlar Süper Ligi’nde 14 takım var, kadın futbol kulüpleri de hızlı bir şekilde artıyor.
Türkiye’de kaç lig var diye kafanızı kurcalayan şey aslında güncel, canlı ve sürekli değişen bir cevap. Ama tek bir gerçek var: Türk sporu, hayatın her alanına yayılmış bu katmanlı lig sistemiyle binlerce takıma, sporcuya ve taraftara her gün yeni bir heyecan sunmaya devam ediyor.